Yeni bir oluşum içine girerken en büyük sorun ona isim verme konusunda oluşur. Konuşulur tartışılır çeşitli seçenekler ortaya atılır, kuralar çekilir vs. hep doğru isim bulmaya çalışılır. Bizim için de aşağı yukarı öyle oldu. Hem bizim estetik savunularımızı anlatsın hem de hayatta güncel bir karşılığı olsun istedik. Pratik karşılığı zaten bir pasajın alt katında olmamız. Gerçekten de birçok insan pasajın alt katında olduğumuz için Altkat Sanat adını aldığımızı düşünüyor. Bu gerçeğin küçük bir parçası diyebiliriz. Anlamlarından birincisi; insanın doğal içgüdüsel tepkilerine, doğal yaşamının endüstri çağındaki davranışlarından daha çok güveniyoruz. Bilinçaltımız insan duygularının kökeni bir anlamda. Arketiplerimiz gündelik hayatı belirlemede ayrıca bir faktör. Bu anlamıyla doğa, bilinçaltı ve arketipler bizim için alt kat. Birçok oyunumuzda buralara vurgu yaptığımızı ya da buralardan beslendiğimizi görebilirsiniz. İkinci anlam ise sınıfsaldır. Biz hayatlarımızı ve güncel pratik faaliyetlerimizi emekçilerden yana belirliyoruz. Emekçilerin üretimden gelen güçleriyle dünyanın değişebileceğine inananlardanız. Bu anlamıyla ekonomik özgürlük temelinde alt kattakiler bizim doğal yol arkadaşlarımızdır. Çünkü biz de alt katın birer unsuruyuz.
Logo
Logo neyi anlatmalı; basit olmalı, akılda kalıcı olmalı, pratik kullanıma elverişli olmalı. Ama nasıl? Uzunca bir düşünme süreci ve sonunda kullanımda olan bugünkü logoya karar veriyoruz. Kuzgun Acar’ın 12 Eylül öncesi yaptığı konstrüktif heykelinden yola çıkarak gerçekleştiriyoruz. Heykel, elinde bir fenerle madenciyi simgeliyor. Bizim bakış açımıza uygun olduğuna karar veriyoruz. Bunu dijital olarak yeniden çizip logomuzu belirledik.
Kuzgun Acar, heykellerini DİSK’e hediye ediyor ve DİSK’te, Gönen’de bulunan Kemal Türkler Eğitim ve Dinlenme Tesislerine asarak duvarlarını süslüyor. 12 Eylül’de tesis zorla kapatılınca heykeller de depolara gidiyor, bir kısmı kayboluyor, bir kısmı ise kurtarılıyor. Kuzgun Acar’ın Madenci heykeli de yıllar sonra bizim logomuza dönüşüyor.